Güneş
doğmadan daha
Gün ağarmadan
tepelerin üzerinde denize yaslanan
Ve
çığlıkları başlamadan martıların
Doluşup
alelade bir bota çıktılar yola
İkisinde
bile değildi, adı Affan
Adı gibi
tertemiz, hiç görmemiş babasını
Anası üç
paraya yetmişinde bir arsıza üçüncü karı olarak satılan
Boş gözlerle
bakıyordu etrafındakilere
Orta yaşlı
bir kadın kucaklamış ve bir türkü tutturmuştu ağlamasın diye
Bir dalgadan
diğerine çırpınarak ilerleyen bot
Atlıkarınca
gibi dalıp çıkıyordu sularda
Ağlamıyordu
Affan
Çünkü
çaresizce ağlayan o kadar çok insan görmüştü ki bir kelebek kadar kısa ömründe
İşe
yaramadığını biliyordu gözyaşlarının
Ve durmayı
bilmek gerektiğini ağlamadan
Ufukta
görünen soluk ada umuttu onlar için
Sahip
oldukları tek şeydi acının dışında
Onunla
tutunuyorlardı yaşama Batı’ya doğru
Kâh ağıtlar
yakıyor kâh sessizlik şiirinin mısralarına dalıyordu onlarca insan
Tam o sırada
Ankara’da
Ve Şam’da
Aynı Allah’ın
yolunda ve aynı peygamberin adıyla
Şehitlik
masalları anlatılarak gönderiliyordu Mehmetler ve Affanlar birbirlerini
öldürmeye
Sallanan
iktidarları ancak böyle pekişirdi muktedirlerin
Ovuştururken
bir yerlerde silah tüccarları ellerini
Hem de hiç
utanmadan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder