Etiketler

Denemeler (12) Diğer (28) Makaleler (18) Şiirler (45)

23 Ekim 2015 Cuma

Anneler Ağlar Babalar Konuşur

Cumartesi sabahı (10 Ekim), önce okuldan bir hocamızın annesinin vefat haberi ile sarsıldım. Ancak Ankara'daki korkunç terör saldırısını öğrendiğimde kanım dondu. Bu saldırı ile ilgili o kadar çok şey söylendi ve söylenecek ki, içimden tek kelime etmek gelmiyor. Aslında içimden geçenleri kelimelere dökmek de çok olanaklı değil.

İki gün boyunca yüreği yanan annelerin haykırışlarını izledim televizyonlardan. Sırıtan bakanı izledim suratına tükürme isteğiyle. İstifa sözcüğünü lügatlarında taşımayan büyük adamları gördükçe istifra edesim geldi. Bir yandan canı yananların acısıyla yüreğim sızlarken diğer yandan teröristlerin kol gezdiği, canlı bombaların cirit attığı ve daha kötüsü bütün bunlara adeta çanak tutan sorumsuz bir hükümetin hüküm sürdüğü bir ülkede bir evlat yetiştiriyor olmanın kaygısı çöktü üzerime.

Annesi vefat eden hocamız vefat haberinin ve cenaze bilgilerinin kurumsal olarak, hep yaptığımız gibi duyurulması konusunda çekinceliydi. Çünkü hocamızın annesi Ermeni'ydi ve o kadar iyi biliyordu ki bu ülkede Türk-Sünni çoğunluğa dahil olmayanlara nasıl yan gözle bakıldığını; Türkiye'de ırkçılık ve ayrımcılık olmadığı sözünün kocaman bir palavradan ibaret olduğunu. Hocamızın kaygılarını telefonda gidermeye çalıştım. Az da olsa başarılı olmuşum ki biraz rahatladı.

Pazartesi öğle saatlerinde Bakırköy'deki Ermeni Kilisesi'nde cenaze törenine katıldım. Sağ olsunlar, diğer hocalarımız da yanındaydı acılı hocamızın. Bir yıl önce babamı kaybettiğim için tanıdığım bir duygudur bu. Zordur o anlar; elem ve kargaşa, bilinmezlik ve kaygı iç içe geçer. Dostları yanında olmalıdır öyle anlarda insanın. Güç verir dostlar, sırf varlıklarıyla. Söz söylemeye gerek yoktur. Orada olmak "buradayım, yanındayım" demektir ve fazlası fazladır, gereksizdir zaten.

Kilisedeki tören bizdeki cami törenlerinden çok daha düzenliydi.Cenaze sahipleri gelenleri kilise avlusunun girişinde karşılıyorlar, taziyeleri kabul ediyorlardı. Sonra bizi kilisenin içine buyur ettiler. Filmlerde de izlediğimiz gibi iki sıra halinde dizilmiş tahta oturakların arasından dar bir yol geçiyordu. O yolun üzerine, kilisenin boylamasına tam ortasına gelecek yere bir platform konulmuş, onun üstüne de merhumenin tabutu yerleştirilmişti. Tabuta dayanmış olan bir çelenkte "Evlatları" yazıyordu.

Tören baştan sona üzerlerinde değişik renk ve şekillerde cübbeler olan erkek kilise görevlilerinin söylediği ilahiler ve konuşmalardan ibaretti. Bir başka erkek görevli de uzun bir süre elinde sallayarak dolaştırdığı tütsüyü kilisenin değişik noktalarında dolaştırdı. Törenin, ilahilerin ve konuşmaların değişik yerlerinde katılanlar sık sık istavroz çıkarıyorlardı. Yer yer ağlayan ama sanki ağlaması ayıpmış gibi göz yaşlarını adeta içine akıtan kadınlar vardı. Sadece erkekler konuşuyordu oysa!