Etiketler

Denemeler (12) Diğer (28) Makaleler (18) Şiirler (45)

6 Mayıs 2014 Salı

Sevinme Kültürü Üzerine

Dünyanın en güzel duygularından biri sevinmek. Yalnızca duygu değil eylem aynı zamanda. Bizi mutlu eden bir olaya, bir habere, bir yeniliğe, bir gelişmeye verdiğimiz tepki. Üstelik insanlara has değil yalnızca. Bir köpeğin heyecanla kuyruğunu sallayıp bir o yana bir bu yana koşturması, atlayıp boynunuza, suratınızı ıslak ıslak yalaması mesela...

Ama insanız ya biz, her şeyi olduğu gibi onu da farklılaştırmalıyız illa. Gözlerimizi kapayıp sevinç duygusunu doyasıya yaşamak yetmiyor bize. Ya da sarılmak yanımızdakine. Bağırmakla böğürmek arası sesler çıkarmak, tuhaf el-kol hareketleri yapmak, bir yerleri ya da birşeyleri yumruklamak... Bunlar hemen bütün toplum ve kültürlerde gördüğümüz örnekler. Bir de toplumdan topluma kültürden kültüre değişenleri var. Çıkarıp belinden tabancayı havaya ateş açmak örneğin. Böylesine saçma, böylesine yoz, böylesine aptalca bir sevinç gösterisi olabilir mi? Sevinç bunun neresinde?

Elbette olayın sportif sevinç yönü de var diğer yanda. Belki de en sorunlu durum bu alanda. Hemen bütün branşlarda sezon tamamlanıp şampiyonlar belirlendiği için "homo sevinens" türünün, yani türümüzün yarattığı, doğada başka örneği görülmeyen olaylara da şahit olmaya başladık çok şükür. Önce Fenerbahçe futbol liginde şampiyon oldu, sonra Galatasaray kadın basketbol liginde ve bu iki kulübün taraftarlarının zerre kadar yaratacılık gerektirmeyen sevinç tablolarını izlemeye başladık. Her iki tarafın ortak paydası şu; Beni en çok sevindiren şey onu en çok üzecek şeydir. Tuttuğum takımın şampiyon olması sevinmem için gerekli koşul ama yeterli koşul değil, aynı zamanda ötekinin üzüldüğünü görmeliyim. Ve ötekini üzmek için birşeyler yapmalıyım.

Sevinmeyi diğerinin üzüntüsü üzerine kurgulamak. Diğeri dediğimiz de yalnızca tuttuğu takım farklı olan senin bir kopyan. Okulda sıra, işte masa arkadaşın; evde kardeşin, eşin, halan, dayın...

Komşun açken sen tok yatma düsturu olan bir toplumun sen üzülmezsen ben sevinemem kültürüne dönüşmesi. Neden, nasıl? Epey söz söylenir bu konuda, kimi doğru kimi eğri. Ama gerçek bu.

Bana eş dost tenisi neden bu kadar çok sevdiğimi soruyor. Kazanan oyuncu kaybedenin elini sıkıp onu teselli edecek, üzüntüsünü paylaşacak bir kaç kelime etmeden hakem maçı bitirmiyor da ondan.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder