Etiketler

Denemeler (12) Diğer (28) Makaleler (18) Şiirler (45)

2 Ekim 2013 Çarşamba

Demokratikleştirebildiklerimizden misiniz?


Kavramların iç içe geçip karıştırıldığı bir ortamda üretim yapmak zorlaşır. 21. yüzyılda sağlıklı politikalar üretmenin birinci şartı bazı kavramları yerli yerine oturtmaktır ki, bunların başında demokrasi kavramı gelir. Türkiye ve yakın coğrafyasında yaşananlar demokrasinin ne olup ne olmadığının bir kez daha net olarak ortaya konulması gerekliliğini belirginleştirmiştir.

Yaygın kanaatin aksine, demokrasi yönetenlerin seçimle iş başına geldiği bir rejim değildir. Demokrasilerde kimin yönettiği de önemli değildir aslen. Önemli olan yönetimin nasıl gerçekleştiğidir. Yani, iyi bir demokrasi tanımlaması yapmak için sorulması gereken soru “kim” değil “nasıl”dır.  O nedenle birkaç yılda bir topluma “sizi kim yönetsin?” sorusunun soruluyor olması o toplumu demokratik bir toplum haline getirmez. O soruya verilen yanıt yalnızca yönetim mekanizmalarının anahtarını kimin elinde tutacağına karar verir.  Demokrasiyi demokrasi yapan soru şudur: “Toplumu ilgilendiren kararlar nasıl alınıyor; karar alma mekanizmaları ve alınan kararların uygulaması nasıl denetleniyor?”
Demokrasi yalnızca bir seçme eylemi olsa gerçekten kolay olurdu. Oysa demokrasi kargaşadan sonuç çıkarma becerisidir. Demokrasilerde kargaşa vardır. Çünkü toplumlarda çok farklı gruplar iç içe yaşar. Her bir toplumsal grup kendi içinde alt gruplara ayrılabilir ve bunların her birinin kendine göre yaklaşımları, yaşam tarzları ve hedefleri bulunmaktadır. Hangi seviyeden bakarsanız bakın bu durum tam bir kargaşadır. Ve bu kargaşa içerisinde kararlar alınmalı ve uygulanmalıdır.


İki gün önce açıklanan demokratikleşme paketine bu açıdan bakmakta yarar var. Hatırlarsınız AKP iktidarı bundan önceki dönemde demokrasiyi "sandık"tan öteye geçiremiyordu. Örneğin Gezi eylemleri sırasında "bir derdiniz varsa sandıkta konuşursunuz" sözlerini sıkça duyduğumuzu hatırlamakta zorlanmayacaksınız. Oysa şimdi görüyoruz ki bazı harflerin kullanılabilmesi ya da üniversitelerde bazı enstitülerin açılabilmesi de demokrasi tanımı içerisinde yer alabiliyor, demokratikleşme olarak lanse edilebiliyormuş.

Gelelim konunun özüne. İsterseniz en küçük bir düzenlemeyi bile tam katılımlı bir halk oylaması ile yapın, bu başlı başına demokrasi demek değildir. Demokraside kararların nasıl alındığı önemlidir. Karar alabilmek için bilgiye gereksinme duyulur. Eğer önüne sandık koyduğunuz insanların bazı bilgilere ulaşması engelleniyor, bazı görüşlerin savunulması, bazı düşüncelerin yayılmasına şu ya da bu yöntemle ket vuruluyorsa sonuç bir demokrasi parodisinden öteye gidemez. Bugün Türk demokrasisinin önündeki en önemli engel de kanımca budur. Korkunç bir dezenformasyunun yaşandığı, hükümet propagandasının her türlü iletişim kanalı ile popmpalandığı, buna karşılık muhalif görüş ve düşüncelerin yayılmasının sayısız yöntemlerle kısıtlandığı, düşünce ve ifade özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılmadığı, gazetecilerin, bilim adamlarının ve sanatçıların sırf düşünceleri nedeniyle cezalandırılabildiği bir ortamda demokrasiden söz etmek, en iyimser tanımla saflık olacaktır.

Demokrasiyi demokrasi yapan bir diğer unsur da hesap vermedir. Yani toplumun her alanında olduğu gibi yasama ve yürütme erkini elinde bulunduranların yaptıklarından sorumlu olmaları ve gerekiyorsa yargılanabilip cezalandırılma yollarının açık olmasıdır. Bugün, bırakın milletvekillerini, başbakanı, bakanları, alelalde bir devlet memuru bile neredeyse dokunulmazlık zırhı ile korunmakta ve her türlü yargı denetiminden kaçırılmaktadır. Öte yandan yargı üst organlarının en son yapılan anayasa değişiklikleri ile adeta bir hükümet birimi haline getirildiği dikkatlerden kaçmamalıdır. Böylelikle halk adına yetki kullananların yaptıkları/yapabilecekleri yanlışlardan dolayı hesap vermeleri neredeyse olanaksız hale gelmiştir.

Durum bu iken açıklanan demokratikleşme paketi, benim için neredeyse hiçbir anlam ifade etmemektedir. Demokrasinin temel darboğazları yerli yerinde dururken özel okula giden öğrencilerin Kürtçe eğitim alabilecek olmaları ya da kadınlarla ilgili onca özgürlük sorunu artarak devam ederken başlarını her yerde örtebilecek olmalarını gelişme olarak düşünen iyimserlere ne yazık ki katılamıyorum.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder