Etiketler

Denemeler (12) Diğer (28) Makaleler (18) Şiirler (45)

24 Ocak 2014 Cuma

AZİZ YILDIRIM ARTIK BENİM DE BAŞKANIM

Bu sabah uyandığımda aklıma gelen iki şey oldu gözümü açar açmaz. Oğlumun karne alacak olması biri, öbürü de Avustralya Açık'ta oynanacak Federer-Nadal maçı.

Okula bıraktım biriciğimi, çekildim bir köşeye, istemeye istemeye haberleri gözden geçiriyorum. İstemeye istemeye, çünkü içimi açan haber bulmak neredeyse imkansız.

Yolsuzlukların üstü neredeyse kapanmış, devlet devlet olmaktan çıkmış; paraleli bir yandan diktatörü öbür yandan, kuraklık, iklim değişikliği, savaşlar, çatışmalar, afetler...

Ve bütün bu kargaşanın içinde, hala Aziz Yıldırım'a, onun üzerinden Fenerbahçeme vurmaya çalışanlar.

Peşin peşin söyleyeyim, tekrar tekrar hem de, bu ülkenin sporunda hele hele futbolunda şike ve başka türlü ahlaksızlıkların olmadığını söyleyecek kadar saf birisi değilim. Asıl mesele bu değil bence. Mesele bu olsaydı eğer ve 3 Temmuz'dan buyana yaşananlar Türk sporunu temizlemek için atılmış hukuk kuralları içerisinde kalan adımlar olsaydı diyecek tek bir sözümüz olmazdı elbette.

Bugün herkes yargılama sürecindeki hukuk ihlallerini açıkça görebiliyor. Bugün. Dün görünmüyor muydu bu ihlaller? Ergenekon'daki, Balyoz'daki, Oda TV'deki ihlalleri gören akıllı gözler Fenerbahçe operasyonundaki ihlalleri neden görmediler? Renk körlüğü yüzünden mi? Acaba buradan bana bir pay çıkar mı demek, belki bir kupam olur diye düşünmek, çok fark açtı Fener böylelikle tökezler diye düşünmek, bu ve buna benzer nedenlerle "rakibim de olsa yargılama adil olsun" demek yerine yangına odun taşımak en az şike kadar büyük bir ahlaksızlık değil miydi?

Aziz Yıldırım özelde Fenerbahçe genelde Türk sporu için çok şeyler yaptı. Ben şampiyonluklara bakmam; ama tesisleri, amatör sporlara olan desteği, olimpiyat sporcularını görmezden gelemem. Başarılı mı Aziz Yıldırım? Kesinlikle. Diyecek hiçbir şeyim yok. Ama Aziz Yıldırım bir Fenerbahçeli olarak benim başkanım olmadı hiç. Hep rahatsız etti beni; tepeden bakan tavırları, rakibi küçümseyen üslubu, hep ön planda olma isteği, muhaliflere yönelik demokratik olmayan eylemleri...

Adil olmasa da yargılama sırasında hep dik durdu. Hapis yattı ama el etek öpmedi. Fenerbahçe'nin gücünü de aldı arkasına ve savaştı. Yine de başkanım diyemedim.

Hapisten çıktı. Ver Fenerbahçe'yi bize rahat bırakalım seni dediler. Satmadı. İktidar yalakası olsa belki herşey çok değişik olacaktı. Çıktı kürsüye "Atatürk ve Cumhuriyet" dedi. Ezdi geçti yalakaları. Başkanım diyemedim ben yine de.

Hüküm kesinleşti. Yurt dışındaydı. İstese gelmezdi. Az mı sanki kaçan? Kaçmadı. Atladı uçağa hapis yatmaya geldi. Boş bir laftı "Dar ağacında olsak son sözümüz Fenerbahçe." O bu sözü gerçek yaptı.

Dün Fenerbahçe-Panathinaikos basketbol maçında salondaydı. Başka hiçbir kulübün hayal edemeyeceği dünyanın en müthiş spor salonlarından birinde, eserinde, Avrupa'nın en müthis basketbol takımlarından birini, Fenerbahçe'yi gururla izliyordu. Gözlerinde gururu, mücadeleyi, inatçılığı ve Fenerbahçe sevgisini gördüm. "Başkanım" dedim kendi kendime. Başkanım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder