Mavi Kelebeğin İzinde
Dr. Cihan ERDÖNMEZ
İşte yine bahar!
Ilık ve yağmurlu bir havada yürüyüş yapmaktan daha keyifli
ne olabilir? Hele bir de sevdiklerinizle birlikteyseniz.
Bahar insanda pek çok çağrışım yaratır. Güneş, yeşil,
çiçekler, aşk… Ve tabii kelebekler.
Kelebekler bahar ve yaz aylarının vazgeçilmez
süslerindendir. Çeşit çeşit formları ve rengarenk kanatları ile öylesine
güzellerdir ki onlarsız bir doğa betimlemesi neredeyse olanaksızlaşır. Hal
böyleyken, doğaya bakmayı unutmak Türk edebiyatının kronik rahatsızlıklarından
biri olduğundan belki de, örneğin Türk şiirinde kelebek temasına, bildiğim
kadarıyla, nadiren rastlarız. Aklıma gelen sayılı örneklerden biri Özdemir
Asaf’ın Kelebek adlı şiiridir. Usta, sanırım bu zarif hayvanların kısa
ömürlerine gönderme yaparak şöyle demektedir:
Son isteğin nedir?
Sorusu,
Çok, çok kolaydır,
İlk isteğin nedir?
Sorusundan.
Çünkü,
O soruyu
Kimse kimseye soramadı,
Korkusundan.
Batı sanatı doğayla ve doğada var olanlarla dengeli ilişkisini
kelebeklerle etkileşiminde de göstermektedir. Burada ilk aklıma gelen, kuşku
yok, Henri Charriére’in Kelebek adını taşıyan ve yazarın yaşanmış hikayesini
anlatan romanıdır. Bu romanın Franklin J. Schaffner’in yönetmenliğinde 1973
yılında sinamaya aktarıldığını, bu filmde Steve McQueen ve Dustin Hoffman’ın
oyunculuklarını ayrıca anmak gerektiğini hatırlamakta yarar var. 25 yaşında
haksız bir nedenle mahkum olarak Fransız Guyanası’na gönderilen Kelebek’in
buradan kaçış öyküsünü ve sonrasında yaşananları anlatır roman ve film. 1980’li
yılların sonunda okuduğum bu romanı kitapçılarda bulmak mümkün olamasa da filme
raflarda hala rastlanabildiğini belirtmek isterim.
Kelebek denilince akla gelmesi gereken bir diğer sanat eseri yine bir
sinema filmi. “Mavi Kelebek” adını taşıyan bu film 2004 Kanada yapımı. Pete Mc
Cormack tarafından kaleme alınan ve müziklerini Stephan Endelman’ın yaptığı
filmin yönetmeni Léa Pool. Film David Merenger isimli Kanadalı bir çocuğun
başından geçen gerçek olayları konu alıyor.
David 16 Ağustos 1981 tarihinde Kanada’nın Quebec eyaletinde Coteau du
Lac’ta doğmuştur. Altı yaşında beyin kanseri teşhisi konulan David için
doktorlar çok kısa bir yaşam süresi kaldığını tahmin etmektedirler.
David’in en büyük hayali ölmeden önce yalnızca Güney Amerika’da sınırlı
bir bölgede görülebilen “Mavi Kelebek”i görmek ve mümkünse yakalamaktır. 1988
yılında “Çocukların İsteği Vakfı” (Children’s Wish Foundation) David’in bu
hayalini gerçekleştirme kararı alır. Vakfın yardımlarıyla, David entomolog
George Brossard ile birlikte Meksika’ya uçar. Hastalığı nedeniyle bünyesi
oldukça zayıf düşmüş olan David, Brossard’ın yardımlarıyla büyük hayalini
gerçekleştirerek mavi kelebeği görmeyi ve hatta yakalamayı başarır.
Bu güzel hikaye, elbette burada sona ermemektedir. David Kanada’ya geri
döner. Sağlık kontrolleri yavaş yavaş gerçekleşen bir mucizeyi ortaya çıkarır.
David’in kanseri gerilemektedir. Öyle ki, David 18 yaşından itibaren hiçbir
ilaç kullanmak zorunda kalmaz.
David yaşadığı bu mucizeden esinlenerek, amcasının da yardımıyla,
okulları ve hastaneleri dolaşarak inanç ve azimle mucizelerin
gerçekleşebileceği düşüncesini yaymaya başlamış ve halen bu çalışmalarına devam
etmektedir.
2004 yılında gösterime giren filmde David’i (filmdeki adıyla Pete’i)
Marc Donato, entomologu ise ünlü aktör William Hurt canlandırmaktadır.
Kendinizi sık sık doğanın kışkırtıcı kucağına atma ihtiyacı duyacağınız
bu aylarda kelebeklere özel bir ilgi göstermeyi ihmal etmeyin sakın. Onları
izleyin. Ne kadar zarif ve kırılgan olduklarını göreceksiniz. Onları izlerken
David’in öyküsünü ve yaşamın mucizelere daima açık olduğunu da aklınızın bir
köşesinde tutun. Birgün hepimizin buna ihtiyacı olacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder