Etiketler

Denemeler (12) Diğer (28) Makaleler (18) Şiirler (45)

27 Haziran 2012 Çarşamba

İstanbul'un Atlı Tramvayları


İstanbul’un Atlı Tramvayları

 Dr. Cihan ERDÖNMEZ

Atları sever misiniz? Sanırım sevmeyen yoktur. İnsanlığa en az beş bin yıldır hizmet eden bu muhteşem hayvanlar hakkında bilmediğimiz o kadar çok şey var ki. 

Çocukluğumda, büyüdüğüm sokaklarda ayı oynatılırdı. Sonra doğru bir kararla yasaklandı. Şimdi ise anneler ve babalar çocuklarını hafta sonları götürdükleri piknik yerlerinde kaburgaları sayılan atlara bindirerek eğlendiriyorlar. Bir de at yarışı izlemek için hipodromlara doluşan kalabalıklar var. Horoz dövüştürmek yasak da at yarıştırmak neden serbest anlayabilmiş değilim. Üstelik yüce Atatürk adına düzenlenen Gazi Koşusu bile var. 

Yine çocukluğumda izlediğim kovboy filmlerinde kovboylardan çok atları izlediğimi hatırlıyorum. Elbette Red Kit’in Düldül’ünü de unutmam olanaklı değil. Atların tarımda ve insan taşıma amacıyla kullanılması bir kenarda tutulursa, en yaygın yararlanma noktalarından birisinin de askeri alanlar olduğu rahatlıkla görülebilir.  Tankçı bir asteğmen olarak askerliğimi yaparken tankçı sınıfına İngilizcede “cavalary” denildiğini ve bunun da aynı zamanda süvari, yani atlı asker anlamına geldiğini öğrendiğimde çok şaşırmıştım. Bu, günümüzün hırçın savaş araçları olan tankların bir anlamda eskiden atların gördüğü görevi yerine getirdiği anlamına geliyordu. 

Amerikan sinema endüstrisi bize posta arabaları yoluyla atların şehirlerarası insan taşımacılığında kullanıldığını öğretmişti. Fakat ne yazık ki, Avrupa ve Türk sinemasından böyle bir sahne hatırlamıyorum ki, şehir içi insan taşımacılığında atlı tramvayların kullanıldığı bir dönemin var olduğunu, elime yeni geçen bir kitap aracılığıyla öğrenme şansını yakaladım[1]. Prof. Dr. Vahdettin Engin tarafından kaleme alınan ve İstanbul Ticaret Odası tarafından yayımlanan bu mükemmel eserin adı “İstanbul’un Atlı ve Elektrikli Tramvayları”. 

Sayfaları arasında rahatlıkla kaybolabileceğiniz nitelikteki bu eserin her bir bölümünde hayranlık ve şaşkınlık uyandırıcı yeni bir şeyler öğrenmeniz olağan bir durum. Beni en çok şaşırtan konuyu ise, okuma fırsatı bulamayanlar olacağı için, sizlerle paylaşmak istiyorum. Konu, atların ilk defa şehir içi toplu taşımacılığında kullanılması. Gelin gerisini eserden olduğu gibi alalım: 

“Omnibüs atlar tarafından çekilen ve toplu taşımacılık amacıyla kullanılan büyük arabalara verilen isimdir. İlk omnibüs Fransa’nın Nantes şehrinde 1825 yılında Stanislas Baudry isimli müteşebbis tarafından kullanılmıştır. Şehrin biraz dışında hamamı olan Baudry, müşterilerin gelmediğini görünce şehir merkezinden hamama kadar bedava omnibüs servisi koymuştur. Bu sistem işe yaramakla beraber giderek farklı bir boyut kazanmıştır. Omnibüs şehir merkezinden dolu kalkmakta ama hamamda aynı sayıda müşteri olmamaktadır. Yani müşteriler omnibüsü seyahat amaçlı kullanmakta ama hamama gitmemektedirler. Bunu fark eden Baudry, bu defa hamamı kapatıp Nantes şehrinde omnibüs seferleri düzenlemeye başlamıştır.” 

İlginç geldiyse ve daha fazlasını merak ediyorsanız bu eseri mutlaka edinmeli ve okumalısınız. Yalnızca Prof. Engin’in önsözüne olduğu gibi almayı tercih ettiği Attila İlhan’ın tramvaylar üzerine yazısını okumak için bile. Hele üçüncü köprü meraklılarının böylesine çoğaldığı bir dönemde…



[1] Bu arada, Türk edebiyatının köşe taşlarından biri olan Recaizade Mahmut Ekrem’in “Araba Sevdası” adlı romanının temasının gerçekten de araba sevdası olduğunu; ancak bunun bir at arabası olduğunu hatırlamak da yarar var.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder